Mevlüt Ülgen

Haberekspres gazetesinden Fatih Özkılıç ile gerçekleştirdiğimiz, 20 Şubat 2021 Cumartesi günü Haberekspres gazetesinde yayınlanan röportajda son günlerde artan intihar girişim ve haberleri üzerine söyleştik. İntiharın psikososyal,ekonomik ve siyasal iklimi, önleyici yaklaşımlar konusunu ele aldık.
https://www.haberekspres.com.tr/izmir/intihar-onleyici-cozumler-sart-h139675.html?fbclid=IwAR2YzJlF_M46uUAIjSSs9RRhY7xSuuJBJjlMRx_jaZvJZ7ilozlrgmJLgB8

İntihar önleyici çözümler şart
Son günlerde ardı ardına yaşanan intihar vakalarını değerlendiren Psikolog Mevlüt Ülgen, intiharları sadece psikolojik ve ruhsal sorunlara bağlamanın doğru olmadığını belirtti. Ülgen “Eğer intihar anlık bir tepkiden ya da bilinç yitimi olan bir ruhsal hastalıktan kaynaklanmıyorsa kişinin kendine ve geleceğine ilişkin umudunu ve güvenini yitirmesi, kendini desteksiz hissetmesi sonucudur.” dedi

safe image
FATİH ÖZKILINÇ- Türkiye’de son günlerde ardı ardına intihar vakaları yaşanıyor. Yasak aşk, kıskançlık, aile içi şiddet ekonomik sıkıntılar, madde kullanımının etkisi gibi birçok neden intiharların gerekçesi olarak gösteriliyor. İntihar vakalarındaki artışı değerlendiren Türk Psikologlar Derneği İzmir Şube Başkanı Psikolog Mevlüt Ülgen, insanların bireysel ve toplumsal olarak geleceğe umutla bakmadığında, umudunu kaybettiğinde intihara yöneldiğini söyledi.

İntiharlarda psikososyal, ekonomik ve siyasal nedenlerin belirleyici olduğunu belirten Psikolog Mevlüt Ülgen, “Yaşadığımız toplumsal ve sosyal olaylardan ayırmak zor. Özellikle son zamanlarda intihar vakalarının ardından bırakılan mesajlar ya da alınan bilgiler ekonomik kaynaklı olduğunu duyuyoruz. Pandeminin de birçok etkisi var. Pandeminin hem yaşam düzenimizi bozması hem de sosyoekonomik yapıdaki sıkıntılar, günlük yaşam rutinin bozulmasından kaynaklı aile içindeki sorunların ve şiddet olaylarının arttığını görüyoruz. Bunların Türkiye’deki intiharlarda etkili olduğunu düşünüyorum. Dünyadaki intiharla ilgili yapılan çalışmalarda ise toplumsal çalkantıların, ekonomik krizlerin olduğu dönemlerde intiharların arttığını gösteriyor. İntiharların belirli bir kısmı da hastalıklara, ruhsal sorunlara dayanıyor. Ruhsal sorunlar, sosyoekonomik sorunları da birbirinden ayırt etmek zor ama bazen kişinin süregelen ruhsal hastalıkları olabiliyor. Kişilik yapısından kaynaklı sorunlar olabiliyor. Bunlar da intiharlarda önemli etkenler arasında” dedi.

İndirgemeci tutumdan kaçınılmalı
Son dönemdeki intiharların ardından bırakılan mesajlara bakıldığında daha çok sosyoekonomik nedenlerden kaynaklı intiharların olduğunu belirten Ülgen, “Pandemi sürecinin yaratmış olduğu hem sosyoekonomik hem de psikososyal sorunları ve iklimi de atlamamak gerekiyor. Pandemi döneminde günlük yaşam rutinimiz bozuldu. Bu süreç iyi yönetilmediğinde aile içinde çatışmaları körükleyebiliyor. Pandemi süreci bir uyum süreci bu uyum kurulamadığı zaman çatışmalar gerginlikler artabiliyor. İntiharlara sadece sosyoekonomik nedenler, pandemi yol açtı gibi indirgemeci bir tutum da doğru olmaz. Bunlar sadece intiharları besleyen, artıran atmosferler. Kişiler hem bireysel hem de toplumsal olarak geleceğe umutla bakamıyorsa, güven duymuyorsa ve umudunu kaybetmişse intihara yönelim artabiliyor” şeklinde konuştu. İntiharları sadece psikolojik ve ruhsal sorunlara bağlamanın doğru olmadığını dile getiren Ülgen, bu durumun intiharların farkına varılması ve azaltılmasına yönelik atılacak adımlardan geri bırakacağını söyledi.

Kıskançlık şiddet nedeni olamaz
Son olarak Antalya’da bir doktorun iddiaya göre eşini kıskançlık gerekçesiyle öldürdükten sonra kendi yaşamına son vermesiyle ilgili de konuşan Ülgen, “Kıskançlık bir şiddet nedeni değildir. Her kıskanan kendisine veya eşine karşı şiddete yönelmemeli. Kişinin daha önce ruhsal sorunları olduğuna ilişkin de değerlendirmeler var. Kişilik zemininde bir şiddet, ruhsal bir sorun varsa anlık olaylarda şiddete yönelim olabiliyor. Her intihar tasarlayarak, plan yaparak veya aksi anlık tepkilerle olmuyor” diye konuştu.

İmkânlar sınırlı
İnsanın kendi yaşamına veya bir başkasına yaşamına son vermesinin kolay olmadığını ifade eden Ülgen, “Eğer intihar anlık bir tepkiden ya da bilinç yitimi olan bir ruhsal hastalıktan kaynaklanmıyorsa kişinin kendine ve geleceğine ilişkin umudunu ve güvenini yitirmesi, kendini desteksiz hissetmesi sonucudur. Bu iklimi besleyen sosyoekonomik, siyasal ve toplumsal faktörleri ortadan kaldırmaya çalışmalıyız. Aynı zamanda koruyucu ruh sağlığını da geliştirmemiz gerekiyor. Toplumun ruh sağlığı profesyonellerine ulaşabiliyor olması çok önemli. Türkiye’de ciddi anlamda koruyucu ruh sağlığı sorunu var. Kişilerin destek alabilme imkânları da oldukça sınırlı” şeklinde konuştu.

Önleyici çözümleri ortaya konmalı
Yaşamın oldukça kıymetli olduğunu ve hayattaki sorunların çözülebileceğini kaydeden Ülgen, “Bireysel olarak yaşamın fırsatlarından, etrafımızdaki sosyal ağları, destekleri görmemiz gerekiyor. Toplumsal, kamusal bir çıkarım yaptığımızda ise eğer intiharlarda bu kadar artış varsa bilimsel verilere dayanarak çalışma yapmalıyız ve önleyici çözümleri ortaya koymalıyız. İndirgemeci tutum ve inkârla sorunlar çözülmüyor. Daha fazla insan kaybediyoruz” ifadelerini kullandı.